Bu gün radyoda koka kola reklamı çıktı yine hani şu depozitolu şişe muhabbeti olan anne kızına diyo ya bu günde tam bakkal havası var...Kızıda anne şimdi biz bu şişeleri geri varirsek artan paralarla ne alırız diye soruyo anneside çeyizlik alırız diycem ama ziyan etmek istemiyorum diyo ya işte o reklam bildinmi?Ben bu reklamı acayip çok seviyorum anne kız azarsındaki replik hep bana eskiden bir dizi vardı müptelası olduğum hatta başlayacağı zaman ev ahalisiyle uğruna kavgalara giriştiğim diziyi hatırlatıyor.
İstanbulun kenar mahallerinde yaşayan bir aile vardı 2 çocuklu,Oğullarının ismi samimdi,annenin ismi safiye,babanın ismi zekariya :) Bir tane kartal arabaları vardı. Kızlarıda kıvırcık saçlı çeyizinde teleskop olan nadide ev kızıydı. Bunu bildinmi :) Heh işte o kız sıdıka...entel insan,köşe yastığı şeklinde yaşayan çılgın,geveze,tatlı ev kızı:)))) Atilla atalayın bizlere armağan ettiği sıcacık karakter... Sabahtan beri dilimde dizinin jenerik müzüü yutup ta takrar tekrar dinliyorum iş yerindekileri baydım o derece yani :)
Birazda sizi bayayımmı :)) bayıcam valla banane banane :))
Şimdi buraya replikleri de yazmasak olmaz dimi diziyi izlemeyenler merak etsin :))
Anne: kız sıdıka, sen elifsuyla fazla arkadaşlık etme, evde bilgisayar başında bi çubuğu mıncıklıyormuş.
Sıdıka: öff anne... coystik o, tetris oynuyo onunla.
Anne: neee? elalemin testisiyle mi oynuyo? aman allahım... sen oynamadın di mi?
Sıdıka: hayır yaa, ben mausla oynadım.
Anne: koş git gusül abdesti al, baban parçalar vallahi.
Buna benzer diyaloglar bizim evde de yaşanıyo benimkide pc den hiç anlamaz ben bilgisayar başındaysam eğer sanıyorki erkeklerle muhabbet ediyorum :) ne konuşuyosun her gün ordaki pazavenklerle atıcam o bilgisayarı camdan der ama hala atamadı :)
Sıdıka ile annesi sinoptan kurban bayramı dönüşü çıkarttıkları fotoğraflara bakacaklardır,safiye foto albümünü(fotoğrafçıdan verilen) eline alır ve kapağındaki fotoğrafa bakarak: safiye: sıdıka!kim bu herif kız kaltak! sıdıka: bak anne bu mr. kodak yani bay kodak,bu da karısı mrs.kodak bu oturanlarda junior kodaklar. safiye: kız!bu kodak beyin karısıda pek fettan bişeye benziyo.baksana bak şu bakışlara,ben oturduğum yerden seni on kere boynuzlarım der gibi bakıyo adama şıllık.al kız yırt şunu,baban görmesin,doğrar bizi.
Buda üçüncü sonuncusu olsun ... Okadar çok varki sıdıkada sevdiğim replikler ama hepsini yazmaya kalksam ohhoo neyse sen en iyisi izlemediysen izle anacım.
kahvede arkadaşlarıyla malum muhabbetlerden sonra samim eve kafası karışık bir halde gelir. aceleyle sıdıka'nın yanına koşar.
samim: sıdıka kız gel buraya sana bişi sorcam
sıdıka:...?
samim: şimdi bu g-noktası ne demek?
sıdıka: ne diyosun sen abi ya?
samim: ya sen şimdi kızsın ya bilirsin. kahvede arkadaslar konusuyodu, soramadım. ne bu g noktası? nerde oluyo simdi bu?
sıdıka: ya git, manyak. sorulmaz öyle şeyler kardeşe. babama soylersem yersin dayağı.
samim: aman be, ispiyoncu kaltak. peki o zaman, şunu söyle: hipotenus nerde? o da ayıp bisi mi?
sıdıka: ne, hipotenus mu? kafalamışlar olm seni. hipotenus ücgende bulunur.
samim: nassı yani? üçgen...hmmm... (eliyle uçgen işareti yapar)
sıdıka: dik ücgende dik açının karşısındaki kenara denir hipotenus
samim: dik üçgen, dik açı, hmmm, (pis bir gülümseme ile)...yani şimdi göster bakiim sen bana şu üçgende, hipotenusun yerini. yani şurası mı oluyor, ücgen falan ehi ehi...
sıdıka: git ya, sapık manyak...o senin sandıgın gibi bisi diil
akşam baba eve gelir, fasulyeden bir sebeple sıdıka'ya kızar. dövmeye baslar
samim: ya dur baba ya vurma, kızın hipotenusüne gelcek!
